bugün

entry'ler (1232)

salakana

Otlukbeli yöresinde de kullanılan sözcük.

erciş

erciş'teki deprem mağduru sanatçılara destek oluşturmak için yapılan sıra dışı bir etkinlik olan erciş van göl diyarı fotoğraf sergisi yarın bursa'da, gren cafe'de açılıyor. 31 aralık'a kadar orada.

saat 19.00 da açılış kokteyli var. bursalı tüm erciş, van dostları, fotoğraf meraklıları açılışa bekleniyor. http://www.grencafe.com/gp/

deprem mağduru 5 ercişli fotoğrafçının eserlerinden oluşan sergi, deprem öncesindeki göl diyarını harika biçimde sunuyor. sergi önce 15 kasım'da istanbul'da bir tekstil atölyesinde açıldı, orada 50 fotoğraf satıldı. sonra 25 kasım'da izmir'e gitti, orada 4 fotoğraf satıldı... ilk maddi destek ercişli fotoğrafçıların (ağustos böceklerinin) bir kısmına ulaştırıldı.

sergi şimdi yeniden istanbul'da, kadıköy tepe nautilus avm'de yarın açılıyor. (5 - 18 aralık 2011). 20 -31 aralık'da da bursa'ya gidecek...

yarın 19.30'da kadıköy'deki tepe nautilus'ta açılışı yapılacak sergiye gidebilenler, dünya'da urartuca okuyup yazabilen 38. kişiyle (urartu mehmet adıyla tanınan mehmet kuşman) tanışma fırsatını yakalayabilirler. kendisi de van depremi mağduru olarak 14 yakınıyla birlikte geçici durumda istanbul'da bulunuyor... o da bir ağustos böceği sayılır... karıncaların desteğine ihtiyacı var...

sergi proje koordinatörü ilhami mısırlıoğlu: “ikiz kızlarıma 'karınca ile ağustos böceği' masalını ne zaman okusam boğazım düğümlenirdi. 'çalışmaya övgü' yaparken sanatçılar aşağılanıyordu. bu yüzden sonunu değiştirdiğim benim masalımda karınca, kış günü kapısını çalan ağustos böceğine "bütün yaz biz çalıştık, sen çalıp oynadın; sana yiyecek yok!" demek yerine şöyle diyordu: "gel içeri kardeş, topladığımız yiyecekte senin de payın var. müziğin bize güç verdi; sen de bizim ruhumuzu doyurdun!" ağustos böceğiyle birlikte her seferinde benim de gözlerim dolardı...

erciş depreminden zarar gören başta fotoğrafçılar olmak üzere çeşitli sanatçılara yardım için açıldı bu sergi. karıncalar, bu kez ağustos böceklerine destek vererek, klasik öykünün sonunu olumluya çeviriyor. bunun için hepimize ihtiyaçları var. lütfen bir tablo satın alın! görevliye kaydınızı yaptırın.”

webden satın almak için:
http://www.izmirizmir.net...ri/album.php?album_no=110

gren cafe

deprem mağduru sanatçılara destek oluşturmak için yapılan sıra dışı bir etkinlik olan erciş van göl diyarı fotoğraf sergisi yarın bursa'da, gren cafe'de açılıyor. 31 aralık'a kadar orada.

saat 19.00 da açılış kokteyli var. bursalı tüm erciş, van dostları, fotoğraf meraklıları açılışa bekleniyor. http://www.grencafe.com/gp/

deprem mağduru 5 ercişli fotoğrafçının eserlerinden oluşan sergi, deprem öncesindeki göl diyarını harika biçimde sunuyor. sergi önce 15 kasım'da istanbul'da bir tekstil atölyesinde açıldı, orada 50 fotoğraf satıldı. sonra 25 kasım'da izmir'e gitti, orada 4 fotoğraf satıldı... ilk maddi destek ercişli fotoğrafçıların (ağustos böceklerinin) bir kısmına ulaştırıldı.

sergi şimdi yeniden istanbul'da, kadıköy tepe nautilus avm'de yarın açılıyor. (5 - 18 aralık 2011). 20 -31 aralık'da da bursa'ya gidecek...

yarın 19.30'da kadıköy'deki tepe nautilus'ta açılışı yapılacak sergiye gidebilenler, dünya'da urartuca okuyup yazabilen 38. kişiyle (urartu mehmet adıyla tanınan mehmet kuşman) tanışma fırsatını yakalayabilirler. kendisi de van depremi mağduru olarak 14 yakınıyla birlikte geçici durumda istanbul'da bulunuyor... o da bir ağustos böceği sayılır... karıncaların desteğine ihtiyacı var...

sergi proje koordinatörü ilhami mısırlıoğlu: “ikiz kızlarıma 'karınca ile ağustos böceği' masalını ne zaman okusam boğazım düğümlenirdi. 'çalışmaya övgü' yaparken sanatçılar aşağılanıyordu. bu yüzden sonunu değiştirdiğim benim masalımda karınca, kış günü kapısını çalan ağustos böceğine "bütün yaz biz çalıştık, sen çalıp oynadın; sana yiyecek yok!" demek yerine şöyle diyordu: "gel içeri kardeş, topladığımız yiyecekte senin de payın var. müziğin bize güç verdi; sen de bizim ruhumuzu doyurdun!" ağustos böceğiyle birlikte her seferinde benim de gözlerim dolardı...

erciş depreminden zarar gören başta fotoğrafçılar olmak üzere çeşitli sanatçılara yardım için açıldı bu sergi. karıncalar, bu kez ağustos böceklerine destek vererek, klasik öykünün sonunu olumluya çeviriyor. bunun için hepimize ihtiyaçları var. lütfen bir tablo satın alın! görevliye kaydınızı yaptırın.”

webden satın almak için:
http://www.izmirizmir.net...ri/album.php?album_no=110

erciş van göl diyarı fotoğraf sergisi

deprem mağduru sanatçılara destek amacıyla yapılan sıra dışı etkinlik.

sergi yarın bursa'da, gren cafe'de açılıyor. 31 aralık'a kadar orada.

saat 19.00 da açılış kokteyli var. bursalı tüm erciş, van dostları açılışa bekleniyor. http://www.grencafe.com/gp/

deprem mağduru 5 ercişli fotoğrafçının eserlerinden oluşan sergi, deprem öncesindeki göl diyarını harika biçimde sunuyor. sergi önce 15 kasım'da istanbul'da bir tekstil atölyesinde açıldı, sonra 25 kasım'da izmir'e gitti, ardından da 5-18 Aralık'ta kadıköy'de tepe nautilus'ta açık kaldı. o ana kadar satılan fotoğraflardan elde edilen maddi destek ercişli fotoğrafçıların (ağustos böceklerinin) bir kısmına ulaştırıldı.

kadıköy'deki tepe nautilus'ta açılışı yapılacak sergiye gidebilenler, dünya'da urartuca okuyup yazabilen 38. kişiyle (urartu mehmet adıyla tanınan mehmet kuşman) tanışma fırsatını yakalaen, kendisi de van depremi mağduru olarak 14 yakınıyla birlikte geçici durumda istanbul'da bulunuyor... o da bir ağustos böceği sayılır... karıncaların desteğine ihtiyacı var...

sergi proje koordinatörü ilhami mısırlıoğlu: “ikiz kızlarıma 'karınca ile ağustos böceği' masalını ne zaman okusam boğazım düğümlenirdi. 'çalışmaya övgü' yaparken sanatçılar aşağılanıyordu. bu yüzden sonunu değiştirdiğim benim masalımda karınca, kış günü kapısını çalan ağustos böceğine "bütün yaz biz çalıştık, sen çalıp oynadın; sana yiyecek yok!" demek yerine şöyle diyordu: "gel içeri kardeş, topladığımız yiyecekte senin de payın var. müziğin bize güç verdi; sen de bizim ruhumuzu doyurdun!" ağustos böceğiyle birlikte her seferinde benim de gözlerim dolardı...

erciş depreminden zarar gören başta fotoğrafçılar olmak üzere çeşitli sanatçılara yardım için açıldı bu sergi. karıncalar, bu kez ağustos böceklerine destek vererek, klasik öykünün sonunu olumluya çeviriyor. bunun için hepimize ihtiyaçları var. lütfen bir tablo satın alın! görevliye kaydınızı yaptırın.”

webden satın almak için:
http://www.izmirizmir.net...ri/album.php?album_no=110

istemiyormus gibi gorunup aslinda istiyor olma

(bkz: istemiyormuş gibi görünüp aslında istiyor olma)

istemiyormuş gibi görünüp aslında istiyor olma

(bkz: istemiyormuş gibi görünüp aslında istiyor olma)

jasmin kayra

geri dönen girit yazarı.

http://www.izmirizmir.net...-yeniden-girit-y1925.html

girit

girit konusundaki usta isim jasmin kayra geri döndü.

http://www.izmirizmir.net...-yeniden-girit-y1925.html

ozan örmeci

son makalesinde sağ, sol kavramları ışığında CHP'yi doğru yere oturtmaya çalışıyor.

yorumladığı ingilizce araştırmada şöyle deniyormuş: "Sol daha keskin değişim yanlısı özgürlükçü bir akım olarak ortaya çıkarken, sağ ideoloji eski yapıyı daha fazla sahiplenen muhafazakâr hatta tutucu bir çizgidedir. Bu anlamda değişim, hiyerarşi karşıtlığı (eşitlik) ve yenilikçilik sol için vazgeçilmez unsurlar olarak ortaya çıkarken, sağ kesim için geçmişe özlem (nostalji), ani değişimlerden duyulan rahatsızlık ve hiyerarşik ilişkilerin meşrulaştırılması daha temel meseleler olarak karşımıza çıkmaktadır."

Bu sözleri önyargısız biçimde yorumlayarak kimi sorular sormalıyız:

1. Bugün ülkedeki "keskin değişim" yanlıları kimlerdir? Buna -tüm sorunlu yaklaşımlarına rağmen- AKP mi CHP mi daha yakındır?

2. Ülkemizde konjonktürel olarak da olsa "özgürlükçü bir akım" olarak görünenler kimlerdir? Alevilerin, başörtülülerin, Romanların, gayri-Müslimlerin, Kürtlerin haklarını daha özgürlükçü bir anlayışla ele almaya hangi parti daha yakındır?

3. "...eski yapıyı daha fazla sahiplenen muhafazakâr hatta tutucu bir çizgi..." sözlerini okıyunca lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, kim aklınıza geliyor? Bu eski yapıyı savunmayı "Ergenekoncu görünmekten ürkmemek"le sınırlayabilir miyiz? Ya da eskiyen, çöken yapıyı inatla savunanlara "solcu" diyebilir miyiz?

4. "...Hiyerarşi karşıtlığı (eşitlik) ve yenilikçilik" sol ile ilgiliyse, başörtülü - başörtüsüz, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Hıristiyan-Müslüman eşitliğini hangi parti nispeten önemsiyor, hangi parti ise her eşitlik girişiminin bir biçimde karşısına dikiliyor?

5. "Geçmişe özlem (nostalji), ani değişimlerden duyulan rahatsızlık ve hiyerarşik ilişkilerin meşrulaştırılması..." sözlerine bakalım...

AKP'lilerde, geçmişin Osmanlı dönemiyle bir flört istemi hep vardı, etkisi azalmakla birlikte hala var ama büyük ölçüde nostaljik! -Yine de Muhteşem Yıllar dizisine kızmalarının gerekçelerini anımsayalım * - Ancak küreselleşme, onlara her adımda nostaljinin sınırlarının nerede olduğunu, olabileceğini de anımsatıyor zaten...

CHP'de ise, Sayın Örmeci'nin yazısında değinildiği gibi 1920, 1930 yıllarına bir dönüş özlemi ayan beyan var. CHP'nin asr-ı saadeti de bu dönemler çünkü..

Örneğin Onur Öymen'in "Dersim özlemi"ni ağzından kaçırmasını bir dil sürçmesi bile saysak, dil sürçmelerinin bilimsel çözümlemesinin de ne olduğunu biliyoruz...

Ancak CHP, bu tür özlemleri nostaljik boyutlarda bırakmamak için de elinden geleni yapıyor.

Onlara kalsa eğitim diye bildikleri tek model olan "Köy Enstitüleri"ni yine yaşama sokacaklar ve Kürtler tarafından "sömürgeci" diye suçlanmayı yeniden hak edecekler...

Ekonomide özelleştirmeleri durdurup devletçiliğe dönecekler...

Herkesin büyük bir "istekle" "Ne Mutlu Türküm Diyene" dediği, herkesin "Türk milliyetçisi" oldurulduğu günlere ciddi ciddi övgü dizenleri ve bayrak - silah üstüne yemin eden yeni kuvvacıları (ki şimdi Ergenekon davasından içerde bir kısmı) aralarına almak için yarışanların kimler olduğunu da unutmayalım...

"...Son yıllarda özellikle de sosyal demokrat ve kemalist çevrelerde altı ok’un devrimcilik (inkılâpçılık) okunu hiçe sayacak ölçüde bir statükoculuk ve değişim karşıtlığı göze çarpmakta ve bu durum da ülkedeki tüm ciddi sorunlara rağmen iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni birçok alanda rakipsiz kılmaktadır." diyor Ozan Örmeci, Amerika'daki bu araştırmayı anlatan makaleyi tanıtırken.

Bunu ele alarak iyi yapıyor, cesur davranıyor ama sanki makaleyi Türkiye'ye uygulamakta zorlanıyor gibi... Oradaki sağ ve sol kavramlarına CHP ve AKP cuk oturuyor ama Örmeci onları yerliyerine oturturken bir türlü CHP'ye kıyamıyor. Oysa bu konuda cesur olsa CHP'ye daha büyük yararı dokunacak.

Tam burada "Türkiye'de sağ soldur, sol da sağ" diyen idris Küçükömer hocamızın kulaklarını çınlatıyoruz. Sayın Örmeci'ye de teşekkür ediyoruz ve idris Küçükömer'i yeni kuşaklara yeni yorumlarla aktarmakta da desteğini bekliyoruz.

Örmeci'nin bu cesur arayışı, CHP'nin en azından bir kısmını tutarlı demokrat ve özgürlükçü yapmaya katkıda bulunabilir. Böylece AKP'nin rakipsizliği de hiç olmazsa biraz olsun darbe yiyebilir.

cumhuriyet halk partisi

ozan örmeci son makalesinde sağ, sol kavramları ışığında CHP'yi doğru yere oturtmaya çalışıyor.

ingilizce makalede şöyle deniyor: "Sol daha keskin değişim yanlısı özgürlükçü bir akım olarak ortaya çıkarken, sağ ideoloji eski yapıyı daha fazla sahiplenen muhafazakâr hatta tutucu bir çizgidedir. Bu anlamda değişim, hiyerarşi karşıtlığı (eşitlik) ve yenilikçilik sol için vazgeçilmez unsurlar olarak ortaya çıkarken, sağ kesim için geçmişe özlem (nostalji), ani değişimlerden duyulan rahatsızlık ve hiyerarşik ilişkilerin meşrulaştırılması daha temel meseleler olarak karşımıza çıkmaktadır."

Bu sözleri önyargısız biçimde yorumlayarak kimi sorular sormalıyız:

1. Bugün ülkedeki "keskin değişim" yanlıları kimlerdir? Buna -tüm sorunlu yaklaşımlarına rağmen- AKP mi CHP mi daha yakındır?

2. Ülkemizde konjonktürel olarak da olsa "özgürlükçü bir akım" olarak görünenler kimlerdir? Alevilerin, başörtülülerin, Romanların, gayri-Müslimlerin, Kürtlerin haklarını daha özgürlükçü bir anlayışla ele almaya hangi parti daha yakındır?

3. "...eski yapıyı daha fazla sahiplenen muhafazakâr hatta tutucu bir çizgi..." sözlerini okıyunca lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, kim aklınıza geliyor? Bu eski yapıyı savunmayı "Ergenekoncu görünmekten ürkmemek"le sınırlayabilir miyiz? Ya da eskiyen, çöken yapıyı inatla savunanlara "solcu" diyebilir miyiz?

4. "...Hiyerarşi karşıtlığı (eşitlik) ve yenilikçilik" sol ile ilgiliyse, başörtülü - başörtüsüz, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Hıristiyan-Müslüman eşitliğini hangi parti nispeten önemsiyor, hangi parti ise her eşitlik girişiminin bir biçimde karşısına dikiliyor?

5. "Geçmişe özlem (nostalji), ani değişimlerden duyulan rahatsızlık ve hiyerarşik ilişkilerin meşrulaştırılması..." sözlerine bakalım...

AKP'lilerde, geçmişin Osmanlı dönemiyle bir flört istemi hep vardı, etkisi azalmakla birlikte hala var ama büyük ölçüde nostaljik! -Yine de Muhteşem Yıllar dizisine kızmalarının gerekçelerini anımsayalım * - Ancak küreselleşme, onlara her adımda nostaljinin sınırlarının nerede olduğunu, olabileceğini de anımsatıyor zaten...

CHP'de ise, Sayın Örmeci'nin yazısında değinildiği gibi 1920, 1930 yıllarına bir dönüş özlemi ayan beyan var. CHP'nin asr-ı saadeti de bu dönemler çünkü..

Örneğin Onur Öymen'in "Dersim özlemi"ni ağzından kaçırmasını bir dil sürçmesi bile saysak, dil sürçmelerinin bilimsel çözümlemesinin de ne olduğunu biliyoruz...

Ancak CHP, bu tür özlemleri nostaljik boyutlarda bırakmamak için de elinden geleni yapıyor.

Onlara kalsa eğitim diye bildikleri tek model olan "Köy Enstitüleri"ni yine yaşama sokacaklar ve Kürtler tarafından "sömürgeci" diye suçlanmayı yeniden hak edecekler...

Ekonomide özelleştirmeleri durdurup devletçiliğe dönecekler...

Herkesin büyük bir "istekle" "Ne Mutlu Türküm Diyene" dediği, herkesin "Türk milliyetçisi" oldurulduğu günlere ciddi ciddi övgü dizenleri ve bayrak - silah üstüne yemin eden yeni kuvvacıları (ki şimdi Ergenekon davasından içerde bir kısmı) aralarına almak için yarışanların kimler olduğunu da unutmayalım...

"...Son yıllarda özellikle de sosyal demokrat ve kemalist çevrelerde altı ok’un devrimcilik (inkılâpçılık) okunu hiçe sayacak ölçüde bir statükoculuk ve değişim karşıtlığı göze çarpmakta ve bu durum da ülkedeki tüm ciddi sorunlara rağmen iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni birçok alanda rakipsiz kılmaktadır." diyor Ozan Örmeci, Amerika'daki bu araştırmayı anlatan makaleyi tanıtırken.

Bunu ele alarak iyi yapıyor, cesur davranıyor ama sanki makaleyi Türkiye'ye uygulamakta zorlanıyor gibi... Oradaki sağ ve sol kavramlarına CHP ve AKP cuk oturuyor ama Örmeci onları yerliyerine oturturken bir türlü CHP'ye kıyamıyor. Oysa bu konuda cesur olsa CHP'ye daha büyük yararı dokunacak.

Tam burada "Türkiye'de sağ soldur, sol da sağ" diyen idris Küçükömer hocamızın kulaklarını çınlatıyoruz. Sayın Örmeci'ye de teşekkür ediyoruz ve idris Küçükömer'i yeni kuşaklara yeni yorumlarla aktarmakta da desteğini bekliyoruz.

Örmeci'nin bu cesur arayışı, CHP'nin en azından bir kısmını tutarlı demokrat ve özgürlükçü yapmaya katkıda bulunabilir. Böylece AKP'nin rakipsizliği de hiç olmazsa biraz olsun darbe yiyebilir.

şanar yurdatapan

tamamen türkiye'ye özgü olan sivil girişim olan türkiye küçük millet meclisleri'nin fikir babası, baş hamalı.
ayrıntı için bakınız. http://www.antenna-tr.org/Sites.aspx?SiteID=23

türkiye küçük millet meclisleri

şanar yurdatapan'ın önderliğinde gelişen ve tamamen türkiye'ye özgü olan sivil girişim.
ayrıntı için bakınız. http://www.antenna-tr.org/Sites.aspx?SiteID=23

alavere dalavere kürt memet nöbete

kürtler, nöbet işinin adil biçimde düzenlenmesini istiyor. üstelik meselenin yasal bir düzenleme içeren, zırt vırt değişmeyecek hakkaniyet içeren bir cetvele işlenmesinde ısrarlı. ayrıca da bu işlerin kavgalı gürültülü, silahlı külahlı olmasındansa müzakere ile ve politika içinde çözümlenmesinden yana... daha ne istiyoruz arkadaş? bu kez hiç olmazsa bu fırsatı kaçırmayalım. fırsat giderse bu hem türklere hem kürtlere ağır bir bedel ödetecek.

şevket doğan tarkan

kendisi ile yapılmış son söyleşi okunduktan sonra hakkında yargı oluşturulması gereken politik lider. söyleşi bu konuda yeterince veri sağlıyor.
http://www.izmirizmir.net...r/haber.php?haber_no=4621

molla kasım

bülent korucu, taraf gazetesini molla kasım'a benzetiyor.

fethullah gülen cemaatine yakın aksiyon dergisi'nin genel yayın yönetmeni bülent korucu ile yapılan güzel bir söyleşi var. cesur sorular ve cesur yanıtlar ezber bozuyor. cemaat, kürtler, aleviler, ergenekon, referandum, basın, dergiler, izmir... konuşulmayan konu kalmamış.

http://www.izmirizmir.net...ari/yazi.php?yazi_no=1588

bülent korucu

"Erzurum'da yaşarken benim daha keskin hatlarım vardı. izmir olgunlaştırdı beni.
Bir muhafazakâr olarak izmir'de çok rahat yaşadım. Belirli hassasiyetleri olan, içki içmeyen birisi olarak bu benim şansım oldu. Tarzı ne olursa olsun herkesin kendi istediği gibi yaşama hakkının olduğunu bana bir anlamda izmir öğretti. Beni izmir mayaladı."

fethullah gülen cemaatine yakın aksiyon dergisi'nin genel yayın yönetmeni bülent korucu ile yapılan güzel bir söyleşi var. cesur sorular ve cesur yanıtlar ezber bozuyor. okunduğunda Korucu'yu ve cemaati daha iyi kavramış olacaksınız.

http://www.izmirizmir.net...ari/yazi.php?yazi_no=1588

aksiyon

"Erzurum'da yaşarken benim daha keskin hatlarım vardı. izmir olgunlaştırdı beni.
Bir muhafazakâr olarak izmir'de çok rahat yaşadım. Belirli hassasiyetleri olan, içki içmeyen birisi olarak bu benim şansım oldu. Tarzı ne olursa olsun herkesin kendi istediği gibi yaşama hakkının olduğunu bana bir anlamda izmir öğretti. Beni izmir mayaladı."

fethullah gülen cemaatine yakın aksiyon dergisi'nin genel yayın yönetmeni bülent korucu ile yapılan güzel bir söyleşi var. cesur sorular ve cesur yanıtlar ezber bozuyor.

http://www.izmirizmir.net...ari/yazi.php?yazi_no=1588

ezginin günlüğü

hüsnü arkan ile yolları ayrılmıştır. değişiklik iki taraf için de iyi gelecektir, artık zamanıydı.

hüsnü arkan

ezginin günlüğü ile yollarını ayırmıştır. değişiklik iki taraf için de iyi gelecektir, artık zamanıydı.

jenosid onermek suctur

(bkz: jenosid önermek suçtur)